Super User

Super User

Pazar, 26 Ağustos 2018 19:42

ÇOBANKAYA'YA

ÇOBANKAYA'YA


Sıla rahmi niyeti ile
Başım gözüm diyeti ile
Genç ihtiyar heyeti ile
Bir sel gider Çobankaya' ya

Ana gönlü şad etmek için
Eski günler yad etmek için
Yeni nesle vadetmek için
Bir gül gider Çobankaya' ya

Mevsim bahar olduğu zaman
Gönül aşka geldiği zaman
Toprak coşup güldüğü zaman
Bir yol gider Çobankaya' ya...

 

Osman BOZDAĞ

14 Mayıs 2017

Çarşamba, 09 Aralık 2015 08:50

Çobankaylılarda Bayramlaşma Sevinci

Haber Tarihi: 08/01/2007

Ilgın'a bağlı Çobankaya Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğice Fuar Kültür Merkezinde bayramlaşma töreni düzenlendi. Düzenlenen bayramlaşma törenine ilgi oldukça yoğundu. Konyada yaşayan Çobankaylılar birbirleriyle bayramlaşarak hasret giderdi. Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başlayan bayramlaşma töreni konuşmalarla devam etti.

Törenin açılış konuşmasını yapan Çobankaya Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Celal ERTAN, Çobankaya köyü ve dernek hakkında bilgiler aktardı. 3 ay önce derneği kurduklarını kaydeden Dernek Başkanı Celal ERTAN, "5 kişi ile bu yola girdik. 3 ay içinde üye sayımız 370'i aştı. Derneğimiz ilk defa köylülerimiz bir araya getirdi. Hemşehriler ve akrabalar arasında bir dayanışma ve tanışma günü oldu. Bu tür toplantıları önümüzdeki günlerdede yapmayı planlıyoruz" ifadelerini kullandı.

Amaçlarının Çobankayalıları bir araya getirip birlik ve beraberliğini sağlamak olduğuna dikkat çeken Başkan Celal ERTAN, önümüzdeki süreçte düzenleyecekleri etkinliklere önemli mesafeler alacaklarını dile getirdi. Bütün Çobankaya köyü sakinlerine çağrıda bulunan ERTAN, derneğin yaşatılması için destek istedi.

Çarşamba, 09 Aralık 2015 08:49

İftar ve Sakal-ı Şerif Heyecanı

Haber Tarihi: 05/10/2007
İftar yemeğine davetliler büyük ilgi gösterdi. Yaklaşık 250 kişinin katıldığı iftar yemeğinde Çobankayalılar bir arada olmaktan dolayı mutluydu. Daha çok birlik ve beraberlik vurgusunun yapıldığı iftar yemeğinde Dernek Başkanı Celal Ertan, hayatın her alanındaki insanların bir araya gelmesiyle çok güzel bir tablonun oluştuğunu söyledi. Türkiye'nin bu tabloya çok ihtiyacının olduğunun altını çizen Ertan, “Çocukluğumuzda bayram sabahı herkesin evinden getirdiği yemeklerle köyün camisinin avlusunda sabah kahvaltısı yapılırdı. Fakat daha sonra bu gelenek unutuldu.
Bu iftar yemeği ile hem onu canlandıralım hem de birlik-beraberlik ve kaynaşmayı pekiştirelim. Ayrıca bu yüreği heyecan ve coşku dolu hemşehrilerimize bir de şu ana kadar hiç gelmemiş olan peygamberimizin mübarek sakal-ı şerifini köyümüze getirelim bu heyecanı onlara yaşatalım istedik. Böylesi sevgi ve samimiyet kokan sosyal etkinliklere ne kadar çok ihtiyacımızın olduğunu bu tablo net bir şekilde ortaya koydu.
Bu tabloya hepimizin ihtiyacı var. Böylesi faaliyetlerin de daha sık aralıklarla yapılarak bu sevgi selinin toplumun tüm katmanlarında tesis edilmesini arzu ediyorum.” ifadelerini kullandı. Program iftar yemeğinin ardından, mevlit-i şerifi ziyafeti ve teravih namazını müteakiben peygamber efendimizin mübarek sakal-ı şerifi ziyareti ile son buldu.
Haber Tarihi: 27 Şubat 2008
Selçuklu Belediyesi Ahmet Keleşoğlu Kültür Merkezi’nde düzenlenen bayramlaşma programına Konya’daki Çobankayalıların yanı sıra köyde yaşayanlar da katıldı. Bayramlaşma programına yağmur ve referanduma rağmen katılım oldukça yüksekti. Bayramlaşma programı dün yüreklerimizi dağlayan terör olayları nedeniyle buruk geçti. Program öncesinde terör olaylarında şehit edilenler için saygı duruşu ve istiklal marşı okundu. Daha sonra Kur’an-ı Kerim tilaveti okundu. Programın açılış konuşmasını yapan Ilgın Çobankaya Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma
Derneği Başkanı Celal Ertan, derneğin kuruluşundan bu güne kadar yapmış olduğu faaliyetler ile gelecek yıllardaki hedefleri hakkında bilgi aktardı. “Bir yıl gibi kısa bir sürede çok güzel etkinliklere imza attık. Üye sayımızı her geçen gün arttırarak, katılımları hızlandırdık. Köylülerimizden yüksek okulda okuyan öğrencilerimize burs vermeye başladık. Ayrıca bu yaz geçen bayramlaşmada vaad ettiğimiz 1. Yalburt Yayla Şenliği’ni de gerçekleştirdik. Bu bayramlaşma programları sayesinde köylülerimizi bir araya getirdik ve dargınlıkları sona erdirdik. Ayrıcı bu bayramlaşmalar hemşerilerimiz ve akrabalar arasında bir dayanışma ve tanışma günü oldu” diyen Ertan, amaçlarının Türkiye’nin dört bir köşesinde yaşayan Çobankayalıları bir araya getirip birlik ve beraberliği sağlamak olduğunu açıkladı. Ertan, etkinliklerin önümüzdeki günlerde de devam edeceğini belirterek, tüm Çobankayalılar’dan destek beklediklerini kaydetti.
Çarşamba, 09 Aralık 2015 08:43

Ilgın Çobankayalılar Dernek Kurdu.

Haber Tarihi: 08/01/2007
Halen Ilgı'ın Çobankaya köyünde yaklaşık 70-80 hane bulunan , fakat Konya merkezde yaklaşık 150- 170 hane olan Çobankayalılar, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği kurdular. Derneğin kurucu üyeleri şu isimlerden oluşuyor; Celal ERTAN, Lütfi ÇELİK, Cemal TOPBAŞ, Harun BİLİR, Hasan KARADAĞ ve İbrahim ESER.
Dernek ilk istişare ve bayramlaşma toplantısını geniş bir katılımla 07/01/2007 pazar günü Fuar Kültür Merkezi toplantı salonunda gerçekleştirdi. Dernek Başkan Vekili Celal ERTAN yaptığı konuşmada "Derneğimiz kuruluş amacanıa yönelik bu tür etkinliklere köylülerimizden alacağı destekle artarak devam edecektir. Köyümüzün gerek tarihi yerlerinin turizme kazandırılması konusunda, gerekse gelenek, görenek ve törelerimizin geçmişten gheleceğe aktarılmasında köprü vazifesi yapmak amacıyla, Konya'da örnek bir dernek olma niyet ve gayreti içersindeyiz." dedi.
Çarşamba, 09 Aralık 2015 07:27

İlçe Tanıtım

ILGIN İLÇESİNİN TARİHÇESİ

 

ADININ KAYNAĞI

Ilgın İç Anadolu ile Batı Anadolu arasında geçiş yolu üzerindedir. M. Ö. 2 bin coğrafyasında adı Pitaşşa, klasik dönemlerde Doğu PHRYGİA, antik çağda Romalılar tarafından ASİA olarak adlandırılan bölge GALATİA, PİSİDİA ve LYKAONİA topraklarının kesişme noktasında bulunmaktaydı. Bizanslılar zamanında ise ANATOLİKON THEMASI içinde yer almaktaydı.

Bölge tarihin ilk dönemlerinden itibaren tüccarlar ve orduların kullandıkları bir alan olmuştur. Hitit ve Arzava ordularının karşılıklı seferleri çoğunlukla bu bölge üzerinden yapılmıştır. 4. Tuthalia nın Arzava seferine giderken yaptırdığı Yalburt su anıtı bunun belirgin bir göstergesidir. Eski bir yerleşim merkezi olan Ilgın'ın o devirlerde TYRİAİON adıyla anıldığını yazılı kaynaklardan öğrenmekteyiz. Selçuklular döneminde kaplıcalarından dolayı AB-I GERM (ılık su) adını aldığını yazılı belgelerden öğrenmekteyiz. Ilgın adının bölgede eskiden çokça yetişen Ilgın ağaçlarından aldığı görüşü de kuvvetli bir ihtimaldir. Yaptığımız araştırma sonucu Hz. Muhammed'in ilk hutbesini okuduğu kütüğün ismininde Ilgın ağacı olması (Arapça ESEL) bu ihtimali kuvvetlendirmektedir. Evliya Çelebi Seyehatnamesinde, Katip Çelebi, Mekki Clement, Huart gibi seyyahlar Ilgın'ın adını Ilıcasından aldığını belirtir. Avrupa tarihçilerinden Harles'in yazdığı eserinde Ilgın adının TİBERYOPOLİS olduğu, Mehmet Edip Bin Derviş'in yazdığı NEHCETÜLMENAZİL adındaki eserinde, Avrupa tarihçisi CHPUT'un eserinde Ilgın adının nereden geldiği kaplıcasının önemi hakkındaki varılan görüşler hep aynı noktada birleşmektedir.

 

KLASİK ÇAĞLARDA ILGIN

 

Tarihi araştırmalarda yerleşme yerlerinin tesbiti için zincirleme devam eden yerleşme Geleneğini takip etmekte yarar vardır. Prehistorik çağı oluşturan Paleolitik dönem M. Ö. 1. 000. 000-10. 000, Mezolitik M. Ö 10. 000-8. 000, Neolitik M. Ö. 8000-5500 yerleşmelerine dikkat etmek gerekmektedir.

İşte Ilgın'da ilk yerleşmelerin son Neolitik, Kalkolitik M. Ö. (5500-3000) ve Tunç çağlarında M. Ö. (3000-1200) Ilgın ovasına açılan dere yataklarında vadilerde yoğunlaştığı dikkati çekmektedir. Bu dönemin göller bölgesi kültürleri arasında yakın ilişkiler vardır M. Ö. 2 binden itibaren insanların, savunması kolay olan yerlere yerleşmeye yöneldikleri gördülür Hititlerin batı Anadolu da bulunun Arzava Konfederasyonuyla sürekli mücadele içinde olmasının sonucu 3 Hattuşli'nin Yalburt'u yerleşim merkezi yapması 4. Tuthalia'nında Arzava seferi sırasında yaptırdığı Yalburt su anıtı bunun bir göstergesidir. Yine Ilgın-Kadınhanı yolu üzerinde bulunmuş Köylütolu abidesi bu dönemi yansıtır. Köylütolu abidesi yaptığımız araştırma sonucu Ankara Etnoğrafya müzesine götürüldüğünü öğrendik. Bölgedeki M. Ö. 2. bin yılın siyasi mücadeleri, yerleşim yerlerini etkilemiş yerleşmeler zirai alanlardan çok stratejik noktalara kayma eğilimi göstermiştir. Yalburt ta bulunan 15 ten fazla iri taş bloklor dini ve tarihi konuları açıkladığı tesbit edilmiştir. Hititler zamanında Yalburt ta kurulan Ilgın'ın 4000 yıllık bir tarihi geçmişi ortaya çıkmaktadır. 4000 Yıllık tarih Ilgın'ın kuruluşuna göre yakın bir tarih sayılır yaptığımız araştırma sonucu, Ilgın ve çeresinde 22 adet Höyük mevcuttur. Çayağzı mevkiinde bulunan höyükte yapılan araştırmalarda incelenen keramik parçalarının yazının bulunmasından M. Ö. (4000-3500) 3000 yıl öncesine dayandığı tesbit edilmiştir. Bu tarih Neolitik çağ M. Ö. (7000-6500) yıllarına rastlamaktadır. Bunun sonucu olarak Ilgın'ın 8500-9000 yıllık bir tarihe sahip olduğu ortaya çıkmaktadır.

Phrglerin-Kimmer yenilgisinden sonra kendilerini toplayamaması sonucu batısındaki Lidya güçlenmiş ve Kimmerleri ülkelerinden çıkarmışlardır. Bölge bir dönem Lidya lıların elinde kalmıştır. Daha sonraki dönemlerde bölgede Perslerin hakim olduğu görülür.

 

BİZANSLILAR DÖNEMİNDE ILGIN

 

Perslerin Büyük İskender'e yenilmesiyle Anadolu Büyük İskender'in eline geçmiştir. Bergama hamisi olarak Anadolu da kök salan Roma, Bergama nın her başarısından sonra nüfusunu artırmıştır. M. Ö. 138 yılında Bergama kralı olan 3 Attolos bir vasiyetnameyle Bergama şehri dışındaki bütün toprakları Roma'ya bırakmıştır. Bu dönemden sonra da Ilgın'ın Roma ve Bizanslıların eline geçtiğini görmekteyiz. 10. Yüzyılın başlarına kadar bölge Bizans ve Arap ordularının saldırılarına maruz kalmıştır. 956 Yılında Nikephoros Phakus tarafından alınmıştır. Bölge ve Ilgın'da dahil olmak üzere 11. Y. Y. ilkbaşlarına kadar Bizans egemenliği hüküm sürmüştür.

Bölge ilk çağlardan beri bir geçiş alanı üzerindedir. Bölgenin dönemlere göre Hitit-Arzava, Frig-Assur-Kimmer, Grek-Pers, Bergama-Selevkos, Roma-Galat, Roma-Part Bizans-Sasanı, Bizans-Arap ve Bizans-Türk mücadelelerinde önemli bir cephe olması homojen bir halktan çok hareketli heterojen bir nüfusa sahip olduğu izlenimini vermektedir. Hele bu yelpazeye ticaret yollarının geçmesi sonucu tüccarların yerleşmeleri ayrı bir özellik vermektedir. Türkler Anadolu nun fethiyle bölgeye girmişler böyle bir mekanı iskan etmeye başlamışlardı. Bölgedeki Türk dönemi yerleşmelerinin özelliklerini ortaya koymaya çalışarak bu mekanı nasıl kullandıklarını görmeye çalışacağız.

 

BÜYÜK SELÇUKLULARIN ANADOLUYU FETHİ VE ILGIN

 

1071 Malazgirt meydan savaşından sonra Anadolu'nun kapısı Türklere açılmıştır. Türklerin hakimiyeti ön plana çıkmış olup fetihler başlamıştır. 1077 yılında Ilgın Kutalmış Oğlu Süleyman Şah tarafından Türklerin eline geçmiştir.

 

ANADOLU SELÇUKLULARI VE ILGIN

 

Anadolu Selçukluları döneminde Akşehir'in vilayet olduğunu valisi bulunduğunu Ilgın'ında Honaz vilayetine bağlı olduğunu görmekteyiz. Ilgın 1220 (H. 617) yılında Alaaddin Keykubat tarafından kayın babası Kir Farid'e verildiği 1227 (H. 625) yılında Mengücek oğullarından Erzincan'ın alınmasıyla bölgenin Erzincan ve Erzurum beylerinden Davut Şah'a verildiği görülmektedir. Anadolu Selçuklularının son zamanlarında Ilgın, birkaç vilayetle birlikte gelirlerinin Afyon'daki Sahip Ata oğullarından Tacettin Hüseyin ve Nasrüdd-din Hasan'a verilmiştir. Ancak Sahip Ata oğulları Karaman oğlu Mehmet Bey den Konya'yı kurtarmak için yola çıkmıştır. İki ordu Akşehir ovasındaki Kozağaç köyü civarında karşılaşmış Değirmen çayı yada Adayan çayı olarak adlandırılan savaşın (1275-H. 675) sonucunda Cimri (Siyavuş) ve Karamanoğlu Mehmet bey komutasındaki ordu, Sahip Ata oğullarını yenmiş, bu bölge Çaylak adında bir beye verilmiştir.

 

KARAMANOĞULLARI DÖNEMİNDE ILGIN

 

Bölge Selçuklulardan sonra kısa bir süre Karaman oğulları yönetimine geçmiştir. Ancak Moğol tehlikesi üzerine Karaman oğlu Mehmet Bey Konya'ya geri dönünce, Sahip Ata'nın küçük oğlu Hasan Bey bölgeyi tekrar ele geçirerek Emir Çaylak'ı idam etmiştir. 1302 (H. 702) Tarihinde Eşrefoğullarının başına geçen Mehmet Bey tarafından bölge ele geçirilmiş bu dönem Hamitoğullarından Dündar Bey tarfından alınana kadar 1327(H. 728) devam etmiştir. 1374'de bölgenin 80. 000 altın karşılığı Hüseyin Bey tarafından satılmasıyla hakimiyet Osmanlılara geçmiştir.

Daha sonra Osmanlı padişahı 1. Murat Hüdavendigar kızı Nefise Hatun'u KaramanOğlu Mirza Halil Beyzade Alaaddin Beye vermiştir. Böylece Ilgın-Akşehir ve bölge mülha-Katıyla birlikte Mehir olarak Nefise Sultan'a verilmiştir. 1. Murat Rumeli de fetihler yaparken damadı Karamanoğlu Alaaddin Bey bu durumu fırsat bilerek bölgeyi elde etmiştir. Osmanlılar, Yıldırım Beyazıt zamanında 1391 yılında Ilgın ve çevresini tekrar gerialmışlardır. Yıldırım Beyazıt'ın 1402 yılında Ankara savaşı'nda yenilmesi sonucundaTimur Karamanoğullarına eski topraklarını geri vermiştir. Bir süre Karamanoğlu İshakBeyin yönetiminde kalan Ilgın, Osmanlı ordusu ile Ermenek bölgesinde yapılan savaşta İshak Bey yenilir, kardeşi Pir Ahmet Bey Konya'da dedelerinin tahtına geçerek, ”şükranNişanesi” olarak Ilgın, Beyşehir, Akşehir ve Sıklanhisar'ının anahtarlarını kıymetli hediyelerle beraber Köse Hamza Beyle, yüksek hakimiyetini ve himayesini kabul ettiği Fatih Sultan Mehmet'e 1463(H. 867)verilmiştir. Bölge daha sonra Osmanlı devletinin Karaman Eyaletine bağlı Akşehir ve Konya kazaları içinde yer almıştır. Karaman Eyaletinin başında bulunan Karamanoğlu Pir Ahmet Bey'e Fatih Sultan Mehmet Konya iç Kalesinin tekrar yapılmasını emretmişti, Karamanoğlu Pir Ahmet Bey bunu hoşgörmeyerek kendi iç siyasetine bir çeşit karışma sayıyordu. Evvela içinde kaplıca bulunan Ilgın'ı Fatih Sultan Mehmet'ten geri istedi. Böylece verdiği sözü bozmaya başladı Konya iç kalesinde çalışanları öldürttü.

 

OSMANLI DEVLETİ DÖNEMİNDE ILGIN

 

Karamanoğlu Pir Ahmet'in davranışı sonucu Fatih Sultan Mehmet'le arası açılmış bunun üzerine Fatih Sultan Mehmet, Karamanoğlu Beyliğine son vermeye karar vermiş, Divan-ı toplayarak Sadrazam Mahmut Paşayı Karaman seferine memur etmişti.

1466 Yılında Sadrazam Mahmut Paşa komutasında 60. 000 kişilik bir ordu Karaman üzerine yürüdü. Akşehir Sadrazam Mahmut Paşaya kendiliğinden teslim oldu. Ilgın üzerine yürüdü, Karamanoğlu Pir Ahmet Beyin ordusuyla Çiğil'de savaştılar. Akşehir ve Ilgın bölgesi Osmanlı hakimiyetine alındı. Daha Sonra Çiğil savaşı sırasında bozguna uğrayan Karamanoğulları , Konya bölgesinde Turguttoğullarıyla birleşerek Konya kalesi önlerinde Osmanlı ordusuna tekrar yenildi. 1468 (H. 872) Yılında Konya bölgesi kesin olarak Osmanlı hakimiyetine girdi.

Fatih Sultan Mehmet, Gedik Ahmet paşaya bölgenin genel bir evkaf ve emlak tahririni yaptırmıştır. Tahriri büyük Türk alimleri Muslih-iddin ile Kasım yapmışlardır.

Defterde Karaman ili İl, Karaman ili vilayetlere ve iki nahiyeye ayrılmaktadır. Ilgın da bu vilayetler içinde yer almaktadır. Vilayetler şunlardır. 1-Konya 2-Larende 3-Seydişehir 4-Bozkır 5-Beyşehri 6-Akşehir 7-Ilgın 8-Niğde 9-Suca-Ed-Din ve Anduğu 10-Ürgüp 11-Ereğli 12-Aksaray 13-Koçhisar

Nahiyeler:1-Karahisar 2-Develü

Fatih'ten sonra 1493(H. 907) yılında 2. Beyazıt zamanında Karaman ilinin ikinci bir Tahriri yapılmış, tahriri Hatip oğlu şöhretiyle tanınan Nasuhzade Haydar yapmış defteri de hattat Ali yazmıştır. Karaman İli o zaman Karaman vilayeti olarak adlandırılıp 15 Kazaya ayrılıyordu.

1-Konya, 2-Bolvadin, 3-Çimeneli, 4-Akşehir, 5-Ilgın, 6-Niğde, 7-Anduğu, 8-Ürgüp, 9-Ereğli, 10-Aksaray, 11-Koçhisar, 12-Kayseri, 13-Ermenek, 14-Mut, 15-Gülnar.

Ilgın Anadolu yaylasının ortasında olması nedeniyle tarihin Anadolu ya yönelen her çeşit düzene giren ve Osmanlı döneminde 150 akçelik bir kaza olup, Asker taifesinin çokluğundan dolayı Sipahi Kethüda yeri bulunduğuna ve bir yeniçeri serdarı tarafın dan idare edildiği tespitlerimiz içerisindedir.

4. Murat 8 Mayıs 1637 de Bağdat seferine çıkmış Akşehir yoluyla Ilgın'a gelerek kaplıcanın karşısındaki Koca çayırda otağını kurarak bir saray yaptırmıştır. Sarayın nasıl ve ne sebeple yıkılıp yok olduğu bilinmemektedir.

Ilgın'ın tarihi Osmanlı döneminde de büyük önem arz etmektedir.

Çarşamba, 09 Aralık 2015 07:24

ÇOBANKAYA

HOŞGELDİNİZ


Gel dediniz geldim, dur derseniz duramam,
Adım Cemal, düşünceme koşum vuramam,
Heyecanlıyım, titriyorum, tek tek isim sayamam,
Hoşgeldiniz misafirler, Yalburt Yayla Şenliği'ne.

Sarı keçili, honamlı, kara keçili, hayta, yörüklerin tümüyüz.
Yalburt yaylamızın kekiği, yavşanı, kirmanoto, gülüyüz,
Sevgi, saygı vardır bizde, Türk Oğuzlar özüyüz,
Hoşgeldiniz siz yarenler, Yalburt Yayla Şenliği'ne.

Değer veririz alim insana, bakmayız başındaki sarığa,
Değer veririz elbet, çobanımızın ayağındaki çarığa,
Çobankaya köyümü, yaylamı sorun ağalar bu yörüğe,
Hoşgeldiniz siz canlarım, Yalburt Yayla Şenliği'ne.

Çıkarız biz yaylamıza, yaylada çadırlar kurarız,
Üç beş yörük bir olunca, biz çağlarız coşarız,
El ele, omuz omuza, nice dağlar aşarız,
Hoşgeldiniz bölem, cicem, emmim, ebem Yalburt Yayla Şenliği'ne.

Pek de hırçın eser, Yalburt yaylamızdan bir acı poyraz,
Haydi gençler, çocuklar, oğlanlar, kızlar neşelenin biraz,
Poyraz değil kopsa tufan, benim Çobankayalım yine durmaz,
Hoşgeldiniz dayım, amcam, can hocam Yalburt Yayla Şenliği'ne.

Hoşgeldiniz Ankara'dan, İzmir'den, İstanbul'dan, Konya'dan,
Hoşgeldiniz Karaman'dan, Denizli'den, Adana'dan, Afyon'dan,
Hoşgeldiniz Bilecik'ten, Aksaray'dan, Antep'ten ve Maraş'tan,
Hoşgeldiniz can kardeşim yörükler, Yalburt Yayla Şenliği'ne.

Cemal TOPBAŞ


27 Mayıs 2007

Çarşamba, 09 Aralık 2015 07:23

AH NE GÜZELDİR O BENİM KÖYÜM

AH NE GÜZELDİR O BENİM KÖYÜM

2007 yılında kuruldu dernek,
Bu dernek olmalı herkese örnek,
Bu güzel kardeşliği burada görmek,
Ah ne güzeldir o benim köyüm.

Mayıs ayı oldu toplantı günümüz,
Herkes duymalıdır bu şanlı ünümüz,
Görmeye değer böyle güzel bir düğünümüz,
Ah ne güzeldir o benim köyüm.

Beleni çıkınca göründü köyüm,
Toplanmış kardeşlerim hep benim soyum,
Seninle gider kardeş o güzel huyun,
Ah ne güzeldir o benim köyüm.

O benim köyümün ovasında yavşanlar biter,
Dağında, bayırında kekikler kokar,
Yüksek kayalarında keklikler öter,
Ah ne güzeldir o benim köyüm.

O benim köyüme dedelerim kazmıştır kuyu,
O kuyudan çıkmış zemzem gibi tatlı suyu,
O suyu içenlerin güzeldir huyu,
Ah ne güzeldir o benim köyüm.

Hiç bir gül benzemez köyümün gülüne,
Aşk sevgiden gelir bunlar benim dilime,
Bu aciz olsun seni yaratan mevlamın yoluna,
Ah ne güzeldir o benim köyüm.

Baki ÇAKAL


23 Mayıs 2007

Çarşamba, 09 Aralık 2015 07:23

NE GÜZELDİR O BENİM SERİN YAYLAM

NE GÜZELDİR O BENİM SERİN YAYLAM


O benim yaylamın çevresindeki sıra dağları,
Ama yoktur yemiş veren ağaçları, bağları,
Ama pek güzel olur o baharın çağları,
Ne güzeldir o benim serin yaylam.

O yaylama Derviş dedem yaptı mandırasını,
O yaylama Vahid dedem yığdı kındırasını,
O yaylamda Ali Baba yaptı kongresini,
Ne güzeldir o benim serin yaylam.

Bazı komşularım Gözlek, Armut, Halaç taşınır,
Çokları da bu zahmetten kaçınır,
Ama orada kimya otu biçilir,
Ne güzeldir o benim serin yaylam.

Bir zamanlar pek çok idi Köseler'in keçisi,
Rahmetlerde o cıbaların kaçışı,
Çok zor idi o gün çoban Osman'ın işi,
Ne güzeldir o benim serin yaylam.

Kardeş ister müze taşlarını görmek,
Hem gezip biraz orada durmak,
Ama izin verirse merhum bekçi Gırlak,
Ne güzeldir o benim serin yaylam.

Kardeşlerim sözü buracıkta keselim,
Bu davete gelmeyene küselim,
Neden gelmen kardeş; bu köy, bu yayla senin,
Ne güzeldir o benim serin yaylam.

Baki ÇAKAL


27 Mayıs 2007

Çarşamba, 09 Aralık 2015 07:22

Hoşgeldiniz

ÇOBANKAYA


Çobankayam, Yalburtum, vatanım benim,
Kara dağına, Ak taşına kurban olurum.
Hasreti bağrımda yatanım benim,
Asırlık yaşına kurban olurum.

Bir kuru merhaba yetmez, inan ki;
Selamınız bile kutsaldır belki,
Her biriniz birer pırlanta sanki;
Sizi yaradana kurban olurum.

Emmiler, dayılar, dostlar, erenler,
Öksüzüne, yetimine kanat gerenler,
Memleket sevdamıza gönül verenler,
Ben sizin sevdanıza kurban olurum.

Analarım, bacılarım esas hak sizin,
Bu davada emeğiniz elbet çok sizin,
Hanımlıkta üstünüze asla yok sizin,
Üstün vasfınıza kurban olurum.

Cemal TOPBAŞ


23 Aralık 2007

Page 1 of 3